Ahlak…

Güzel ahlakın en güzel örneği hiç şüphesiz ‘Güzel ahlakı tamamlamak için gönderilen” Efendimiz (s.a.v)dir.O Kur’an daki ifadeyle “Üsvetun Hasene(en güzel örnek)”dir.Efendimiz’in duası yine güzel ahlak idi. “Ya Rabbi senden, sıhhat, afiyet ve güzel ahlak dilerim” derdi.O’nun Rabbi’ne bu talebte bulunuşu; güzel ahlakın hakiki imanın tezahürü olduğunu haber veriyor.
Kendisi bu gerçeği; “iman bakımından müminlerin en mükemmeli, ahlâkça en güzel olanlardır…

”[1] sözüyle vurguluyor.
Hatta diyor ki; “Kıyamet günü, müminin terazisinde, güzel ahlâktan daha ağır bir şey yoktur.”[2] Başka çare yok…
Hakiki iman huzuruna muttali olmaktan başka çare yok.
Hakiki imanın bizlerde tezahür etmesi için güzel ahlak (O’nun ahlakı)ile ahlaklanmaktan başka çare var mı?Ya gül olmak ya da gül gibi kokmaktan gayrısı yok yok…
Ne mutlu GüL’ün kokusu ve ihtişamına bürünen gül adaylarına…
[1] Tirmizî.[2] Tirmizî.

Ahlâk!
Hulk kelimesinin çoğulu denilmekte,
Huy, seciye, adet anlamına gelmekte,
Kişi-toplum alışkanlığı bilinmekte,
Karakteri inceleyen bilimdir AHLÂK
.

Ahlâk!
İslâm; iman, amel ve ahlâk temelinde,
Dinden bağımsız ahlâk, şeytanın elinde,
İslâm’daki ahlâk, dayanmaktadır vahye,
Temel prensipler bütünü denir AHLÂK.

Ahlâk! .
Hz. Râsûlullah yaşantısı buna örnek,
Esas olan da ALLAH’ı noksansız bilmek,
Kula yakışır Muhammed izinde gitmek,
ALLAH emrini baş tacı etmektir AHLÂK.

Ahlâk! .
Muhammed, mükemmel kişilik içindeydi,
Muhammed Ahlâkı, Kurân ahlâkı idi,
O’nu Cenab-ı ALLAH terbiye etmişti,
Hz. Râsûlullah yolunda olmaktır AHLÂK.

Ahlâk! .
Temel ilkesi dürüst, namuslu olmaktır,
Başkasının malına da göz koymamaktır,
İnsanları aldatmamak, kandırmamaktır,
Huşu içinde secde etmek denir AHLÂK.

Ahlâk! .
İbadette, sevgide olup güven vermek,
Gönül ister ki insanı, dosdoğru bilmek,
Mü’min’in her halini, Hakk yolunda görmek,
Geleceğe ışık tutmaya denir AHLÂK.

Ahlâk! .
Sana yapılmasını istemediğini
Sende başkasına yapma kötü illeti,
ALLAH sevmeseydi, yaratmazdı kişiyi,
Yaratılmışı hoş görmek denir AHLÂK.

Ahlâk! .
Magazin kültürü ile ahlâk yozlaşmış,
Bu şunun, o bunun, şu şununla çıkmış,
Ar-haya-edep bazılarında uzamış,
Ticari meta olarak bakılmaz AHLÂK.

Üç-beşi kazansın diye heder edilmez,
Hayvanlarda bile bir edep var bilinmez,
Akıllı kişi, derekesini düşürmez,
Şu üç günlük dünyada satılamaz AHLÂK.

Ahlâk! .
Haysiyet, onur, şeref bütününü kapsar,
Kazanç, kayıp, yaren kapı önünden bakar,
Kirlenmiş halet-i ruhiye özden kaçar,
İnsana zulüm etmeme adıdır AHLÂK.

Kişi hak ve özgürlüğü herkese aynı,
ALLAH kabul etmiyor, sen ayrı ben ayrı,
Hor görme sakın ALLAH yolunda olanı,
Arz, Mü’min duasıyla duruyor yiğidim.

Başkasının malını kutsal bil, dokunma,
Şeytan da kudursun, ona oyuncak olma,
İnsan kutsalına sözler edip yan bakma,
Senin kutsalına söz ederler yiğidim.

Sende olan ar-haya-edep var karşıda,
Ahlâk, pazarlanmaz, yolda, evde, çarşıda,
Kutsal değer bütünüdür o, insanlarda,
Yaratılanı hoş görmek gerek yiğidim.

Huzeyfe gibi münafıkları bilmeli,
Her öleni ALLAH yolunda bilmemeli,
Mü’min aşkını saklamayıp göstermeli,
İman, aşikarca yaşanmalı yiğidim.

Muaz İbn-i Malik vardı pişmanlık duyan,
Yaptığını Resûle ikrarda bulunan,
Zina ettiği için “Recm” uygulanan,
Suç işlerken cezayı düşünmeli yiğidim.

Zinanın cezasına razı olabilmek,
Çalmanın da acısına dayanabilmek,
Önemli olan yapmadan bin düşünmek,
ALLAH razı mı bilmek gerekir yiğidim.

Ar perdesi yıkık olanda,
Haya-edep arama onda,
Loş hayat hakimse dünyada,
Hiçbir cihan gülmez yiğidim.

Şair: Abdullah Yaşar Erdoğan

Published in: on Ekim 20, 2008 at 1:34 am  Yorum Yapın  
Tags: , ,

Selam olsun…

Hanne’nin adağına,
Hz Meryem’e selam olsun…
Ki o adanmışların örneğiydi,
Ki o adananların en güzeliydi

Meryem annesinin en değerlisiydi,
dünya üzerindeki yegane varlığı…
bir ananın en zor adayacağı kopmaz bağıydı evladı
İman, böyle bir şeydi…
adayacaksan en değerlini, canını, can parçasını vermek

Günümüzün Meryem’lerine selam olsun…
Ki onlar dünyevi heva ve heveslerine ram olmadılar
Ki onlar canlarını, ALLAH yolunda seve seve adadılar
“Kimi adağını ulaştırdı yerine,
Kimi sabır ve sebatla sırasını beklemekte”

Ey adanmışlar,
Ey adayıp, adaklarına paha biçenler,
Ve ey adaklarını en değersizinden seçenler!
Adarken aldananlar,
Aldanırken aldatanlar,
Aldattığını düşünüp avunanlar,
Hesabını tek dünyalı zihniyette tutanlar,
Gözleri doymayanlar,
İnfak ederken parmak uçlarıyla tutanlar…

Hz İbrahim’in adağına,
Hz İsmail’e selam olsun…
Ki o bedenini babası İbrahim’e,
Canını ALLAH’a teslim etmekte bir an olsun tereddüt etmedi
Siz ey Kurban keserken İsmail’i unutanlar,
İsmail sınavını vermeden, kurbana duranlar…

Siz ey gaflet penceresini pembe perdelerle donatanlar,
Kardeşinin cihadını konforlu koltuğunda seyrederken uyuyanlar,
Kavgasını kaygısı edinmeyen,
Kaygısı dünyasına meyleden,
Davasını beşeri aşkına kurban edenler…

Siz ey gözyaşlarının zekatını veremeyenler,
Zekatını kırkta bire indirgeyenler,
Alırken gözleri parlayıp,
Verirken elleri titreyenler,
İstemeye meyledip,
Vermeye yeltenmeyenler…

Günümüz İsmail’lerine selam olsun,
Ki onlar teslimiyette İsmailce sebat ettiler,
ALLAH’a, babaya ve bıçağa boyun eğdiler,
Bıçak körelmesede davalarından dönmediler,
Bir an olsun imanlarına gölge düşürmediler,
Kalplerini ve zihinlerini korkuyla perçinlemediler…

Siz ey canını davasına kalkan yapmaktan korkanlar,
Kömürleşmiş cesetlere ürküntüyle bakanlar,
Adağını yerine ulaştıranlara burun kıvıranlar,
Taş atan küçük ellere alaycı bakışlar savuranlar,
Oturduğu yerden teoriler üretip,
Pratikte kılını kıpırdatmayanlar…

Siz ey biz…
Biz ey siz…
Ne kadarda bizsiniz,
Ne kadarda sizdeniz…

Published in: on Ekim 13, 2008 at 1:48 pm  Yorum Yapın  
Tags: ,

Meryem Misali Susmalıyım Belkide…

Meryem misali susmalıyım belkide.

Kefenleyip tüm kelimeleri, cümleleri, mısraları öylece gömmeliyim Mısır’ın zulüm abidelerine.

Asiye’ce soyunup nefsimden Hira’nın tenhalığına çekilmeliyim sonra.

Kalbime inmeli KiTAP harf harf…

Meryem’i anan zihin Yusuf’tan öğrenmeli titreyen yüreğinden yüz çevirmeyi.

Nuh’un sabrını, Zekeriya’nın duasını, Yunus’un pişmanlığını, ibrahim’in dostluğunu zerk etmeliyim çağın zehirlediği damarlarıma.

Düş kurmayı ergen çocuklara bırakıp, bilenmeliyim savaşçıların alınlarındaki kanın keskinliğinde.

Günah benliğime her değdiğinde Uhud’a dönmeli yüreğim.

Habib’in kırılan dişi kıyametim olmalı.

Ruhum sınanmalı Tebuk’te.

Arınmalı Kerbela’da.

Ve canım “razı olarak ve razı olunarak” kavuşmalı veda hutbesinin şahidine…

 

Published in: on Ekim 6, 2008 at 2:00 am  Yorum Yapın  
Tags: